İçeriğe geç

Dar görüşlü ne demek TDK ?

Dar Görüşlü Ne Demek TDK? Psikolojik Bir Mercekten Bakış

İnsan Davranışlarını Çözümlemeye Çalışan Bir Psikoloğun Meraklı Girişi

İnsan zihni, dış dünyayı algılayış biçimimiz ve ona verdiğimiz tepkiler, çok katmanlı bir süreçtir. Kendimize ait düşüncelerimiz, duygularımız ve sosyal etkileşimlerimiz, sadece kişisel değil, aynı zamanda toplumsal boyutları da içeren derin dinamiklere sahiptir. Bu yazıda, “dar görüşlü” kavramının, kelime anlamından çok daha fazlasını barındıran psikolojik bir çözümlemesini yapacağız.

Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından “dar görüşlü” tanımı, genellikle “görüş alanı sınırlı, olayları ya da durumları yalnızca dar bir açıdan değerlendiren” bir kişi olarak tanımlanır. Ancak bu tanım, yalnızca yüzeysel bir açıklamadır. Psikolojik perspektiften bakıldığında, dar görüşlülük, bilişsel, duygusal ve sosyal faktörlerin etkileşimiyle şekillenen karmaşık bir durumdur. Bu yazıda, dar görüşlülüğün psikolojik kökenlerine inerek, bu kavramı çok boyutlu bir şekilde ele alacağız.

Bilişsel Psikoloji: Zihinsel Çerçevenin Daralması

Bilişsel psikoloji, insanların nasıl düşündüğünü, algıladığını ve kararlar aldığını inceler. “Dar görüşlü” bir kişi, genellikle dünyayı dar bir zihinsel çerçeveye oturtarak algılar. Bu, kişinin bilgi işleme süreçlerinin sınırlı olması ve sadece belirli faktörlere odaklanması anlamına gelir. Bilişsel dar görüşlülük, zihinsel çarpıtmalarla kendini gösterir. İnsanlar, yalnızca kendi inançları ve değerleri doğrultusunda dünyayı görmek eğilimindedirler.

Bir kişinin bilişsel çerçevesinin daralması, çoğu zaman onay yanlılığı gibi zihinsel hatalarla ilişkilidir. Onay yanlılığı, insanların yalnızca kendi görüşlerini destekleyen bilgiye odaklanma eğilimidir. Örneğin, politik bir görüşü savunan bir kişi, yalnızca kendi ideolojisini onaylayan haberleri tüketir ve karşıt görüşleri göz ardı eder. Bu, dar görüşlülüğün bilişsel boyutudur: Kişinin yalnızca kendi inançlarıyla uyumlu olan verileri kabul etmesi ve dışarıdaki farklı perspektifleri dışlaması.

Peki, siz ne kadar açık fikirli bir insansınız? Sadece kendi görüşlerinizi mi onaylıyorsunuz, yoksa farklı bakış açılarına açık mı kalıyorsunuz?

Duygusal Psikoloji: Korku ve Güvenlik Arayışı

Duygusal psikoloji, duyguların insanların davranışlarını nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışır. Dar görüşlülük, çoğu zaman duygusal savunma mekanizmaları ile yakından ilişkilidir. Birçok insan, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, kendilerini güvende hissetmek amacıyla dar bir bakış açısını benimser. Korku, kaygı ve belirsizlik, insanları bilinmedik veya farklı olan şeylerden kaçınmaya iten güçlü duygulardır.

Duygusal olarak dar görüşlü bir kişi, farklı görüşlerden ya da yenilikten korkar. Bu korku, kişinin eski alışkanlıklarına ve güvenli hissettiği bilindik çevrelere sıkı sıkıya bağlı kalmasına yol açar. Anksiyete, belirsizlik ve değişim korkusu, dar görüşlülüğü besleyen temel duygusal faktörlerdir. Örneğin, bir kişi yeni bir kültürle karşılaştığında, bu durum karşısında korku veya endişe duyabilir ve bunun sonucunda, diğer kültürleri ya da insanları önyargılı bir şekilde değerlendirebilir.

Bu duygusal bariyer, genellikle kişiyi toplumdan izole eder. İnsan, sadece kendisine benzeyenleri, kendi inançlarını ve alışkanlıklarını paylaşanları kabul eder. Bu, toplumsal açıdan dar görüşlülüğe yol açan bir diğer psikolojik temeldir.

Siz hiç yenilikten korktunuz mu? Farklı görüşleri duyduğunuzda nasıl hissediyorsunuz? Bu duygular, sizin görüşlerinizi nasıl şekillendiriyor?

Sosyal Psikoloji: Toplumdan İzolasyon ve Grup Dinamikleri

Sosyal psikoloji, insanların toplumsal bağlamda nasıl davrandığını ve diğer bireylerle etkileşimlerini inceler. Dar görüşlülük, bireylerin sosyal çevreleriyle ilişkileri üzerinde de derin etkiler yaratır. İnsanlar, genellikle gruplar halinde düşünmeye ve gruplarının görüşlerine sıkı sıkıya bağlı kalmaya eğilimlidirler. Sosyal kimlik teorisi, bireylerin kendilerini belirli bir grup içinde tanımlamalarını ve bu grubu savunma eğilimlerini açıklar.

Dar görüşlü bir kişi, grup kimliği ve aidiyet duygusunun etkisiyle, sadece kendi grubunun düşüncelerine katılır. Diğer grupları dışlamak, genellikle bireylerin sosyal çevresindeki çıkarlara dayalı bir strateji olarak ortaya çıkar. İnsanlar, sosyal uyum sağlamak ve grup içindeki kabul görme ihtiyacıyla, kendi düşünsel özgürlüklerini kısıtlarlar. Bu, toplumda kutuplaşmanın artmasına ve farklı görüşlere karşı duyulan önyargının güçlenmesine yol açar.

Bir kişi, toplumdaki veya grubundaki görüşlere o kadar sıkı sıkıya bağlı kalır ki, farklı görüşleri kabul etmekte zorlanır. Toplumsal baskılar, bireylerin dar bir perspektife sahip olmasına sebep olabilir.

İçsel Deneyimlerinizi Sorgulayın: Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Dar görüşlülük, yalnızca sınırlı bir görüş açısı değil, aynı zamanda kişinin kendi içsel dünyasında ve toplumdaki etkileşimlerinde de büyük bir rol oynar. Bilişsel, duygusal ve sosyal psikolojik faktörler, dar görüşlülüğün temellerini atar ve bu durum, toplumsal çatışmalara ve bireysel mutsuzluğa yol açabilir. Ancak, bu tür bir dar görüşlülük, değiştirilmesi mümkün olan bir durumdur. Kişinin kendisini sorgulaması, farklı perspektiflere açık olması ve duygu-düşünce-sosyal çevre etkileşimini daha sağlıklı yönetmesi mümkündür.

Peki, siz dar görüşlü müsünüz? Farklı düşünceleri kabul etme konusunda ne kadar esneksiniz? İçsel deneyimlerinizle yüzleşmeye ne dersiniz?

Bu yazı, dar görüşlülüğün psikolojik boyutlarını inceleyerek, bu durumu daha iyi anlamanıza yardımcı olmayı amaçladı. İnsanlar olarak, görüşlerimizin ve inançlarımızın ne kadar sınırlı olduğunu fark etmek, daha açık fikirli bir dünya yaratma yolunda önemli bir adımdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper güncel girişsplash